


SYMRNA (İZMİR)
Smyrna, Anadolu’nun Ege kıyısında merkezi ve stratejik bir noktada yer alan antik bir kentti. Avantajlı liman koşulları, savunma kolaylığı ve iyi iç bağlantıları nedeniyle Smyrna öne çıkmıştır. Antik kent, Türkiye’nin modern İzmir kentinde iki noktada yer almaktadır. Muhtemelen yerli halk tarafından kurulan ilk yerleşim, Arkaik Dönem’de Batı Anadolu’daki başlıca antik Yunan yerleşimlerinden biri olarak öne çıkmıştır. Kuruluşu Büyük İskender ile ilişkilendirilen ikincisi ise Roma İmparatorluğu döneminde metropol boyutlarına ulaşmıştır. Günümüzdeki kalıntıların çoğu Roma dönemine, büyük çoğunluğu da MS 2. yüzyılda meydana gelen bir deprem sonrasına aittir.
Orijinal kent M.Ö. üçüncü binyılda (bugünkü Bayraklı’da) kurulmuş ve o dönemde Troia ile birlikte Batı Anadolu’nun en gelişmiş kültürünü paylaşmıştır. M.Ö. 1500’de Orta Anadolu’daki Hitit İmparatorluğu’nun etkisi altına girmiştir. M.Ö. birinci binyılda, o zamanlar Smyrna olarak bilinen İzmir, İyonya Federasyonu’nun önemli kentlerinden biri olmuştur; kentin en parlak dönemlerinden biri olan bu dönemde Homeros’un burada yaşadığına inanılmaktadır. M.Ö. 600’lerde Lidyalıların kenti fethetmesiyle bu dönem sona ermiş ve İzmir, Lidya ve ardından gelen M.Ö. 6. yüzyıl Pers egemenliği boyunca bir köyden biraz daha fazlası olarak kalmıştır. M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender’in teşvikiyle Pages Dağı’nın (Kadifekale) yamaçlarında yeni bir şehir inşa edilmiştir. M.Ö. birinci yüzyıldan itibaren İzmir’in Roma dönemi, ikinci büyük çağını doğurmuştur. Dördüncü yüzyılda Bizans egemenliği başlamış ve 11. yüzyıldaki Selçuklu fethine kadar sürmüştür. 1415 yılında Sultan Mehmet Çelebi döneminde İzmir, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olmuştur.
Türkçe’de “Güzel İzmir” olarak bilinen ve 4 milyondan fazla nüfusa sahip olan şehir, gemiler ve yatlarla çevrili uzun ve dar bir körfezin başında yer almaktadır. İklimi ılımandır ve yaz aylarında sürekli ve ferahlatıcı deniz meltemleri güneşin sıcaklığını hafifletir. Kıyı şeridini takip eden palmiyelerle kaplı gezinti yolları ve caddelerin ardında, yatay teraslar halindeki şehir, çevredeki dağların yamaçlarına doğru hafifçe yükselir. Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olan İzmir’in limanı İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Tüm yıl boyunca kozmopolit ve canlı bir şehir olan İzmir, Uluslararası Sanat Festivali (Haziran/Temmuz) ve Uluslararası Fuar (Ağustos/Eylül) sırasında daha da canlanmaktadır.

MERYEM ANA EVİ
Efes’in 9 km ilerisindeki “Bülbül” dağının tepesinde yer alan bu ev ve Meryem Ana türbesi, yeşilin içinde gizlenmiş muhteşem bir atmosfere sahiptir. Burası Meryem’in son günlerini geçirmiş olabileceği bir yerdir. Gerçekten de, Hıristiyanlığı yaymak için bölgede birkaç yıl geçiren Aziz Yuhanna ile birlikte bölgeye gelmiş olabilir. Meryem kalabalık bir yerde yaşamaktansa bu ücra yeri tercih etmiştir.
Paul VI 1960’larda burayı ziyaret eden ilk Papa olmuştur. Daha sonra 1980’lerde Papa John-Paul II, ziyareti sırasında Meryem Ana Tapınağı’nın Hıristiyanlar için bir hac yeri olduğunu ilan etmiştir. Meryem’i peygamberlerinden birinin annesi olarak kabul eden Müslümanlar tarafından da ziyaret edilmektedir. Her yıl 15 Ağustos’ta Meryem’in göğe alınışını anmak için bir tören düzenlenmektedir.




KUSADASI
Türkiye’nin Aydın ili sınırları içerisinde yer alan harika bir liman kenti olan Kuşadası, Aydın Merkez’in 71 kilometre kuzeybatısında yer almaktadır. İzmir’in merkezine yaklaşık 95 kilometre, Efes Antik Kenti’ne ise sadece 20 kilometre uzaklıktadır. Ege Denizi kıyısındaki Kuşadası şehri, Türkiye’nin en önemli turistik merkezlerinden biridir.
Adını kentten alan Kuşadası Körfezi ve yakın çevresi (pek çok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış olması nedeniyle) sanat ve kültür açısından zengin bir merkez olarak tanınmıştır. Özellikle 1966 yılında 25 hektarlık bir alanda kurulan Dilek Yarımadası Milli Parkı, geniş flora/faunası ile oldukça ilgi çekici bir noktadır.
Kuşadası’na 2013 yılında kruvaziyerlerle gelen turist sayısı yaklaşık 950.000’dir ve bu sayıya otomobil ve otobüslerle gelen yaklaşık 600.000 turist de eklenmelidir.



BERGAMA
Asıl adı Bergama olan Pergamon, İzmir’in geleneksel merkezi Konak Meydanı’nın çıkış noktasından 118 km (73 mil) kuzeyde yer almakta ve batısındaki Dikili ilçesinde en yakın deniz kıyısından 27 km (17 mil) içeride bulunmaktadır.
Pamuk, altın ve ince halılarıyla tanınan kent, Bergama Eyaleti’nin antik Yunan ve Roma kültür merkeziydi; antik kalıntıların zenginliği bugün de turistlerin büyük ilgisini çekmeye devam etmektedir. Bakırçay (Caicos) nehrinin kuzeyinde, Ege Denizi’nden 26 kilometre (16 mil) uzaklıkta bir burun üzerinde yer alan Bergama’nın nüfusu yaklaşık 65.000’dir. Pergamon antik kentinin kalıntıları modern kentin kuzeyinde ve batısında yer almaktadır; Roma Pergamon’unun MS 1. yüzyılda en yüksek noktasında yaklaşık 150.000 nüfusu barındırdığı düşünülmektedir
Pergamon’un Büyük Sunağı, Berlin Almanya’daki Pergamon Müzesi’ndedir. Bu sunağın kaidesi Akropolis’in üst kısmında kalmıştır. Belki de Zeus’a adanmış olduğuna inanılan bu sunak, Patmoslu Yuhanna’nın Vahiy kitabında “Şeytan’ın Tahtı” olarak bahsettiği sunaktır (Vahiy 2:13). Pergamon Sunağı’nın içindeki bir duvarda yer alan daha küçük bir frizde Herakles’in oğlu ve Pergamon’un efsanevi kurucusu Telephos’un hayatı tasvir edilmiştir
Pergamon Akropolü’nün üst kısmında halen varlığını sürdüren diğer önemli yapılar şunlardır:
– Helenistik Tiyatro 14.000 kişilik oturma kapasitesine sahiptir. Bu tiyatro, antik dünyada bilinen tiyatrolar arasında en dik oturma düzenine sahip olanıydı.
– Trajanus Kutsal Alanı (Trajaneum olarak da bilinir)
– Athena Kutsal Alanı
– Pergamon Kütüphanesi
– Kraliyet sarayları
– Heroon – Pergamon krallarının, özellikle de Attalus I ve Eumenes II’nin tapındığı bir tapınak.
– Dionysos Tapınağı
– Yukarı Agora
– Roma hamamları kompleksi
– Diodoros Pasporos heroon
– Cephanelikler
Pergamon’un önemli kalıntıları arasında Asklepion olarak adlandırılan Asklepios Kutsal Alanı, eski bir Yunan şifa tanrısına adanmış bir tapınak ve muhtemelen Hadrianus tarafından inşa edilmiş bir MS 2. yüzyıl yapısı olan Selinus Nehri’nin üzerinde yer alan Kırmızı Bazilika kompleksi bulunmaktadır. Kasabada ayrıca bir arkeoloji müzesi de bulunmaktadır.